Yeterli miyiz?
Bu hafta yazıya Sufi’nin güzel bir hikayesi ile başlamak istiyorum.
Bir gün bir turist Sufi’yi ziyaret eder. Onun çok küçük ve basit bir odada kaldığını gördüğünde çok şaşırır. Odadaki tek eşya yerdeki hasır ve bir lambadır.
Turist: “ Sufi, eşyaların nerede?”
Sufi: “ Seninkiler nerede?”
Turist: “ Benimkiler? Ama ben burada sadece ziyaretçiyim.”
Sufi: “ Ben de öyle.”
Aldıklarımız, kazandıklarımız bize ne zaman yeter? Aldığımız eğitimler, öğrendiğimiz diller, okuduğumuz kitaplar, yaptığımız alışverişler, gittiğimiz tatiller, tanıştığımız insanlar, gittiğimiz restoranlar ne zaman bize yeter? Bu soruya kolayca ben artık ihtiyaçsızım diyecek çok az kişi çıkar. Hele bir de yaşamın başları veya ortalarında ise bir ömre sığdıramayacağı kadar hedef zaten önündedir.
Neden böyleyiz hiç düşündünüz mü? Aslında bize bir türlü yetmeyen hayatlarımız ve yaşadıklarımız mı, yoksa biz kendimizi bir türlü yeterli hissedemediğimizden mi böyle bir kurgu yapıyoruz? Biz yeterli miyiz? Kendimizi yeterli görebiliyor muyuz? Hiçbir şeye ihtiyaç duymadan mutlu olabilir miyiz? Kendimizden razı mıyız bu hayatta? Ben olduğum halimde yeterliyim, tek ve eşsizim bu dünyada diyebiliyor muyuz? Yoksa hep erteliyor muyuz mutlu olmayı ve var olmanın huzurlu bütünlüğünü? Yaşamayı bir hedefe koşmak olarak görüp nihayetinde hayatlarımızın sonuna geldiğimizde elde ettiğimizi sandıklarımızın bize hissettireceğini düşündüğümüz tatmin mi tüm bu çabanın sebebi?
Burada önemli olan hedeflerin olmaması ya da bir hasır ve bir lamba ile yaşamak değil bence.
Bu hikaye bana amaçlarla araçları karıştırdığımızı gösteriyor. Yaşamın kendisi amaç ise, diğer tüm şeyler ise araçtır. Bizler araçlara takılıp esas amacımızı unutuyoruz. Yaşamayı, potansiyelimizi keşfedip insana layık kendine başkalarına yararlı bir yaşam sürmek yerine araçlarımızı çoğaltıp, onları diğer insanların araçları ile kıyaslayıp, yetersiz görüp daha da fazlalaştırmaya çalışıyoruz.
Kendimize sormamız ve cevabını aramamız gereken o kadar çok soru var ki.
Yaşamın amacı nedir? Varoluş sebebim nedir? Hayat amacım nedir? Bizlere okullarda bunları nasıl bulabileceğimiz öğretilmedi maalesef. Hala da öğretilemiyor. İnsan olmanın ne demek olduğunu bilemiyoruz. Araştırmaya ve sorgulamaya üşenerek başkalarının bizim hakkımızda inanmamızı istediklerine inanarak ve bunun sonucunda ise kendimizi derin bir değersizlik ve yetersizlik içerisinde sürekli araçlar biriktirmeye çabalarken buluyoruz. Ve en kötüsü bunu da hayat amacı sanıyoruz. Halbuki hepimiz bu dünyaya tam, eksiksiz ve birbirimizden farklı olarak geliyoruz. Belki bu farklar bizi yanıltıyor. Aynı olmaya çabalarken bizi diğerlerinden ayıran ve özel kılan özelliklerimizi gücümüz olarak kullanmak yerine bir kenara itip genel geçerde yetersiz sanıyoruz kendimizi.
Bu dünyada kimse birbirinden daha fazla ya da daha az değil. Bizlere bu dünyada rekabet edersek hayatta kalabileceğimiz öğretiliyor, halbuki hepimiz muhteşem bir yap bozun parçalarıyız. Birimiz dahi olmasa bu dünya asla aynı olamazdı. Eksik olan araçlarımız değil, amaçlarımıza gösterdiğimiz ilgimizdir.