Ne Kadar Özgürüz?

Ne Kadar Özgürüz?

Ne Kadar Özgürüz?

Ne kadar özgürüz? Hiç düşündünüz mü? Verdiğimiz kararların ne kadarı bize ait? Sabah içtiğimiz kahveden, seçtiğimiz kahvaltıdan veya giymeyi seçtiğimiz kıyafetten bahsetmiyorum. Hayatımızı yaşama şeklimizde ne kadar özgürüz? Yaratanın bize verdiği özgür seçim hediyesini kullanıyor muyuz yoksa her şey kader deyip başkalarına hediye mi ediyoruz?

Özgür sıfatının sözlük anlamı herhangi bir biçimde bir kısıtlamaya, bir koşula, bir zorlamaya bağlı olmayandır. Zorundalıkların olmadığı, korkularımızla kısıtlanmadığımız bir yaşam. Aslında sözlük anlamı döngüyü de kendi içinde veriyor. Cevap her zaman sorunun içindedir derler ya gerçekten öyle. Toplumun ve ailelerin koşulları ve koşullandırmalarıyla yetiştiğimizden kendimizi onların bizim için kısıtlı kurdukları dünyada yaşamaya zorunda hissediyoruz kendimizi. Neden bundan çıkamadığımızın cevabı ise dışlanma veya ait olmama korkusu olabilir. Yalnız kalmaktan çok korkuyoruzdur belki. Ya da en sinsi olanı haklı olduklarını sanıyoruzdur.

İlk farkındalık zor oluyor, insan gerçekten böyle bir seçimsizliğin içinde manipüle edildiğinin farkına vardığında hazmetmek ve kabul etmek yerine inkarı seçmek istiyor. Çünkü kabul ardından ilk başka tüm bu boyun eğmelerin sebebi katlanılamaz geliyor. Reddedilmekten korktuğumuz için aile ve toplumun koşullarına boyun eğdik belki de en başta. Sonrasında ise yeni uyananlar için özgür olarak yaşamanın ne anlama geldiğini bilmemenin farkındalığı geliyor. Ne istediğimizi bile kendimize hiç sormadığımızı fark ediyoruz belki. Başkalarını memnun etmek için harcadığımız hayatın ardından bencil etiketi altında benci olabilmeye cesaret etmek ilk adım olabilir.

Bana en çok faydası olan ise her an seçim yapabilme hakkımın olduğunu anlamam oldu. Bu dünyaya hepimiz özgür irade ile geldik, evet kader var ama kader gayrete bağlı kılınmış. Her anı seçimlerle dolu bir hayat hediye edildi bize. Geçmişte ne olmayı seçmiş olursak olalım, yeni seçimler yapabiliriz. Kendini gerçekleştirmek budur bana göre, biz seçimlerimizde kendimizi ve hayatımızı gerçekleştirip yaratırız. Ama bunu en yüksek potansiyelimizi ortaya çıkarmak için de yapabiliriz başkalarının isteklerine boyun eğerek de özgür seçimimizi onların seçimlerine destek olarak kullanabiliriz. Ya kendimizi var ederiz ya da başkalarını. Seçimler ve sonuçları arasındaki ilişki çok önemli. Hayatta gördüğümüz ve içinde yaşadığımız her durum bir sonuçtur, daha öncesinde ister bilinçli ister bilinçaltında olsun bizim verdiğimiz bir karar ve seçimden dolayı meydana gelmiştir. O zaman hayatımızda hangi sonuçları görmek istiyorsak ona uygun seçimleri yapabiliriz. Bunu yapmak bizim doğuştan hakkımız. Özgür seçimimiz. Yaratan istese bizi istediği gibi yapabilir ama bize kendi özgür irademizi veriyor ve doğru yoldan gitmemizi istiyor. Onun yolundan. Özgür, özgün, onun sevgiyle ilgi ve alakadan yarattığı, ruhundan üflediği, değer verdiği varlıklarız biz.

GUY FINLEY’in ÖZGÜRLEŞEBİLMEK adlı kitabından aşağıdaki alıntıyı yapmak istiyorum. Sanırım en güzel o özetlemiş bu durumu.

Özgürlük özgünlüktür…

Kendi gibi olabilme cesareti gösterebilen korkusuzların parmak izidir…

Dilediğini yapabilmek değil, ne dilediğinin farkında olabilmektir.

Başkası ne der kaygısıyla yaşamak yerine, başkası için yaşamaktan vazgeçebilmektir.

Kaybetme korkusundan arınmak değil, kaybetme ihtimaline rağmen cesaret gösterebilmektir.

Göze almak değil, gözden çıkarabilmektir özgürlük…

Ve özgürlük doğuştan kazanılmış bir haktır.

Hiç kimse özgürlük hakkını sonradan öğrendiği korkulara, kaygılara, şüphelere ve değersizliğe feda etmemelidir.

İnsan ancak kendinden başka kimseye benzemek istemediğine karar verdiğinde özgürleşir.

Leave a Reply

Your email address will not be published.