Kelimelerin Anlamları Bilmek Rahatlatıyor
Günlük konuşmalarımızda kullandığımız kelimelerin anlamlarını tam olarak bilmek hayatımızın akışı içerisinde çok gerekli görünmese de, yaşamsal konularda, gelişmemizde ve bizi tıkayan bazı konularda bunları araştırıp bilgimizi genişletmek epey rahatlatıyor.
Türkçe, kelime hazinesi ve gramer bakımından oldukça zengin olmasına karşın, onu hak ettiği gibi kullanamıyoruz. Prof.Dr.Tuncer Gülensoy, Türkçenin ancak binde 5’ine hakim olduğumuzu kaydetti. 100’de 5 değil, 1000’de 5 olarak altını çizmek istiyorum.
Türkçede 78 bin ana kelime olmasına rağmen bizler günlük yaşamda ortalama 400 civarı kelime kullanırken, İngiltere’de bu rakamın 2000 olduğu bildiriliyor. Buna ilave olarak bir bilgi de kadınların günlük 20.000 kelime sarf ederken erkeklerin sadece 7000 ile daha sessiz kalmayı tercih ettikleri.
Beni ilgilendiren ve bu yazının konusu aslında kullandığımız kelimelerin sayısından öte kullandığımız kelimelerin anlamlarını ne kadar bildiğimiz. Her gün cümle içinde kullandığımız ve anlamını tam olarak bilmediğimiz kelimeler var. Bu bildiğimiz anlamlar bazen bizim sınırlarımızı belirleyebiliyor. Okulda Türkçe derslerinde sözlüklerimiz vardı ama biz sözcüklerin anlamlarını daha çok büyürken çevremizden ve toplumdan aldığımız anlamlarıyla benimsedik.
Bazı kelimelerin sözlük anlamlarına bakalım isterseniz. Korku kelimesi mesela, sözlük anlamı: Gerçek bir tehlikenin ya da bir tehlike olasılığının düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusu.
Ortada gerçek bir virüs var ve evet ben kaygı duyuyorum. Ama hiç umut yok mu? Savaş ya da kaç olmadan ne yapabilirim? Sonra kendimi umutsuz hissediyorum. Umudun anlamı sözlükte; ummaktan doğan iç erinci, güven duygusu diye geçiyor. Umut kelimesi ve güven kelimesini birlikte hiç düşünmediğimi fark ediyorum. Ben Allah’a ve sisteme güven duymuyor muyum ki, diyorum kendime. Eğer kendinden büyük sevgi dolu bir gücün varlığına inanıyorsan, ona güveniyorsan umutsuz olamazsın.
Bir anda umutsuzluk siliniyor. Sonra güven kelimesine bakıyorum sözlükten: karşıma şu açıklama çıkıyor: korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu. Bu bana ne sandığımı ve gerçekte ne olduğunu gösteriyor ve seçimlerimi buna göre yapmamı kolaylaştırıyor. İnanç, güven duygusu ve her şeyin olabilecek en iyi şekilde zaten olduğuna dair bir duygu geliyor sonra, umutsuzluk umuda dönüşüyor.
Özellikle bu iki kelimeyi seçmemin sebebi, şimdilerde toplumda en yaygın olan duygular olması. Çaresizlik duygusu ve onun uzun süre hissedilmesinden kaynaklı bir umutsuzluk duygusu bu yaşadığımız. Ama anlamlarını öğrendikçe kapılar aralanıyor.
Son olarak, bu yazıda, kelimelerin anlamlarının önemini yazmak istememin sebebi ise; özellikle bu dönemde, olanlar zaten ortada olduğu ve onları tekrar tekrar anlatmaya gerek olmadığından, basit gibi de görünse kendimi yukarıda tutmak için neler yapabildiğimi tüm yazılarda paylaşmak istemem. Çünkü umudum, inancım var. Her şey geçiyor.
Sevgiyle kalın…