Kadına Şiddet
Kadına şiddet konusu yıllardır gündemde ve sürekli herkes bu konuya dikkat çekiyor ama maalesef bir gelişme kaydedemiyoruz. Bana göre tek yaptığımız hastalığın sebebini bulup çözmek yerine hastalığın yarattığı yıkımı kınıyor ve olmamalı diyoruz. Sosyologlar ve psikologlar çok daha iyi bilirler ama benim düşüncem kadına şiddetin asıl sebebi toplumsal kalıplarımız. Yüzyıllardır ezberlediğimiz erkeği öven kadını yeren söylemler ve inançlarımız.
Kadın olmaktan dolayı suçluluk ve utanç duyuyoruz çok derinlerde. Belki kız çocuk olarak dünyaya gelmenin veya kız çocuk dünyaya getirmenin yetersizlik ve değersizlik söylemleri çok fazla içimize işlemiş. Narin yapımız gereği fiziksel gücümüzün erkeklere kıyasla az olması bizim güçsüz olduğumuz inancını da pekiştirmiş. Sonra bir bakmışız ki ruhsal ve fiziksel şiddete karşı koyacak gücü içimizde bulamıyoruz. Suçlu olduğumuzu sandığımızdan bunlar katlanmamız gereken şeyler olarak karşımıza çıkıyor. Bize yapılanlardan özgürleşemeyecek kadar yetersiz sanıyoruz kendimizi, tek başımıza bir değerimiz olmadığımızı fısıldıyor toplum ince ince. Kadercilik giriyor sonra işin içine ve farkında olmadan bir özgürleşmedikçe kız çocuklarımız da bizimle aynı yolda yürümeye devam ediyor. Erkeklere kızdıkça yapmayın dedikçe bir şey değişmiyor, çünkü biz önce kendi inançlarımızı değiştirmeliyiz.
Kendi değerimizi, yeterliliğimizi ve gücümüzü kabul etmeliyiz. Bize dayatılan toplumsal düşünceleri sorgulamadan doğru kabul etmeyi bırakmalıyız. Biz değiştikçe kelebek etkisi gibi yavaş yavaş her şey değişmeye başlayacak. Her defasında bir kişi inancını değiştirse zamanla gelişimi görmeye başlayacağız. Bunun için de bizim daha çok kadın kahramanlara ihtiyacımız var, daha başarılı kadınlara, ayakta tek başına duran kadınlara ve birbirimize ilham olmaya ihtiyacımız var. Kadın olmak bize Allah’ın en büyük hediyesi. Yaratıcılığıyla, içsel gücüyle, aynı anda birçok işi yapabilme becerisi ve birçok eşsiz özelliğiyle kadın olmak bir ayrıcalık ve bizler bu özelliklerimizi birbirimize gösterebiliriz, kendimizi onurlandırıp olduğumuzu zannettiğimiz kurban rolünden çıkıp varlığımıza sahip çıkabiliriz.
Benim en büyük hayalim kıyafet tasarımcı olmakla sınırlı olmadı en başından beri, bunu bir kadın olarak yapmak istedim. Türkiye’ de kadın olarak var olmak, başarılı bir kadın olarak kabul edilmek ve Türk bir kadın olarak dünyaya kendi markasıyla açılan kadın girişimciler arasında yerimi almak. Bir kişi bile “O yapabiliyorsa ben de yaparım” derse benim görevim yerine getirilmiş olacaktır.