Bilgi bilgelik midir?


Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/u0452032/eserkaracan.com/wp-content/themes/salinger/framework/function/template-functions.php on line 965

Bilgi bilgelik midir?

Bilgi çağında yaşıyoruz. İstediğimiz her bilgiye anında ulaşabiliyor ve istediğimiz yerde istediğimiz anda dijital olarak bulunabiliyoruz. Tüm mühendislik, tıp, teknoloji, uzay, psikoloji ve bunun gibi birçok meslek bilgilerine sadece bir tık uzağız. Anında önümüze makaleler, araştırmalar, tezler, eğitici videolar karşımıza çıkıyor ve meslek icra edenlerin yıllarca sadece okullarda öğrendikleri, tecrübe ve çok çalışma ile zamanla harmanlayıp oluşturdukları güncel bilgiye anında sahip oluyoruz.

İçinde bulunduğumuz bu zamanda sosyal medya sayesinde de interaktif bir etkileşim halindeyiz. Birbirimizin hayatları içinde herkesin ne yaptığını anında gözetleyip başkalarının hayatlarını kendi hayatımızın bir parçası haline getiriyoruz. Takip ettiğimiz tüm hesaplar, ünlüler, markalar, çeşitli eğitim platformları bize sürekli bilgi sağlıyor. Beynimiz sürekli yeni bilgi işliyor. İşlediğimiz tüm bu bilgiler bizde bilgeliğe dönüşüyor mu peki? Eskiden etrafta bilgisiz ama fikir sahibi çok insan vardı, şimdi ise daha fazla bilgi sahibiyiz ama yine de onun bilgeliğinden çok uzağız sanki.

Bu kadar çok uyaranların içinde yaşamak yorucu gerçekten. Zaten düzene koymakta zorlandığımız kendi hayatlarımız varken diğer tüm dikkatimizi çalan ve bize ne yapmamız gerektiğini sürekli dikte eden insanlar sayesinde yönümüzü bulmakta daha da zorlanıyoruz. Kafamızın içi çöp ev gibi ve artık temizlik yapma zamanı geldi.

Ben bugün bir seçim yaptım ve dikkatimi isteyen her şeyi düzenlemeye karar verdim. Artık bana neşe vermeyen veya hayatıma değer katmayan tüm bilgi akışını hayatımdan çıkartmaya başladım. Dikkatim çok önemli çünkü o nereye giderse tüm enerji de oraya gidiyor ve enerjinin gittiği yer hayatımın yaratımları olarak karşıma çıkıyor. Bu demek oluyor ki eğer odağımı ve dikkatimi verdiğim şeyleri ben kontrol edemezsem enerjimi kendileri için kullanmak isteyen bana yararsız herkese hediye etmiş oluyorum. Sonunda bana ait ve kendim için kullanmam gereken o enerjimi aslında ihtiyacım olmayan bilgilerle harcamış oluyorum. Nihayetinde kendim için bir şey yapmak istediğimde bedensel enerjim bitmiş, net kararlar ve hedefler koymak için kullanmam gereken zihnimin içi de karmakarışık olmuş oluyor.

Burada önemli bir dirençle karşılaşıyorum tabi ki, eksiklik duygusu. Tüm bu yeni bilgiler, yerler, insanlar, olaylarla kendimi daha bilge sanmak ve eksik kalmamak için bunu bırakmakta zorlanmak. Fakat anlıyorum ki, kendimi bu kadar çok bilgi ve yönlendirmeye maruz bırakarak kendi hayatımın gidişatını ele almayı ertelemişim. Hayat dışarda akıp giderken ve yapmam gereken şeyler varken ben telefon ya da televizyon karşısında oturmuş başkalarının hayat filmlerini ve reklamlarını seyrediyormuşum. Herkes benim için neyin iyi olduğunu, ne yapmam, nereye tatile gitmem, nerede yemem, ne giymem, nasıl düşünmem gerektiğini söylerken aslında yapmak istedikleri kendi fikirlerine inanmamı istemeleriymiş. Kendi cevaplarımı kendi içimde bulmamı engellemek ve böylece beni yönetebilmek.

Sonuç olarak anladığım; bilgi bilgelik değilmiş.  İhtiyacım olmayan tüm bilgiler beni yükseltmek, daha bilen tamamlanmış bir insan yapmak yerine daha eksik hissettirip daha da ağırlaştırıyormuş. Bilgelik tüm bu bilgileri yaşayabilmek, o bilgi olmakmış. Sadece bilmek değil onları hayata geçirmekmiş.  İşte o zaman herkes yaptığı işin, yaşadığı hayatın bilgesi olabilirmiş.

Zihnimdeki çöpleri dışarı çıkartma zamanı …sadece kendi hayatıma odaklanma zamanı … daha hafif yaşama zamanı … içsel bilgemizi dinleme zamanı…

Leave a Reply

Your email address will not be published.